Üç önerim vardı, çok zavallıca geliyordu. Sırayla herkes aklındakileri anlatıyordu.
Afallamadan edemedim, nasıl da buluyordu insanlar bu konuları. Köyden şehre inmiş gibi davranıyordum. Buranın yabanisi olmuştum, en azından ben öyle hissediyordum. Bana oturacak bir yer kalmayınca ayakta kalmıştım üstelik. Şengül Hn. "Otursana kızım" dedi dolu sandalyelere göz gezdirerek. Ben de birden "Ama stajyerim" deyiverdim. Bir kahkaha patladı, tozlu halıfleksin altına biri beni süpürse de kurtulsam diye dua etmeye başladım.Olmadığı gibi bu tedirginlik içinde sıra bana gelmişti. Konuşmadan önce yüzüme ocağın üzerindeki demlikten saatlerce buhar gelmiş gibi kıpkırmızı olmuş ve sesim titremeye başlamıştı. Bu hallerim onların bir teline dokunuyordu ki bana gülümsüyorlardı destek olmak için. Şimdi düşünüyorum da bu kadar endişelenmemin altında kocaman bir cahillik yatıyormuş. Olsun varsın.
Sırf günü geçiştirmek için sunduğum önerilerden biri kabul edilmişti ve ben ne yapacağımı Allah beni kahretsin ki bilmiyordum. Dünyadaki blog haritası hakkında bir kitap elimdeydi ve bundan haber çıkarmam gerekti. Okulda öğrendiğim bütün haber yazma normları zaten çöpe atılmışken nasıl bir yol izleyeceğimi bilemiyordum. Yeşim biraz bilgilendirdi beni. Sonra kitabın yazarına ulaşmaya çalıştım ki hiç vakti olmadığını söyledi. Sonrasında birçok haber yaptık kendisiyle... Okuldan bir hocama danıştım hemen. O da bir blogger'ın numarasını verdi ve görüş alabileceğimi söyledi. Görüş alındı, habere uygun fotoğraf bulundu ve elimde bir de kitap vardı.
Ortalama düzeyde bir şeyler yazıp bırakmıştım Yeşim'in önüne. Birden hatalarımın altını çizmeye başladı ve usul usul anlatmaya. Ne yazık ki çizgilerden yazım görünmez hale gelmişti. Tekrar oturup yazdım. Bir haberi teslim etmem iki gün sürdü. En zor kısmı da spot kısmıydı. Önemli olan neydi? Kitaptan alıntılarla bir tez mantığında yazdım. Bu seferde çok makale tarzında oldu dediler ve yine yazmaya koyuldum.Bu sefer ürkekçe yaklaştım ve masaya yazımı usulca bıraktım. Yeşim gülümsedi hiç bakmadan aldı yazımı. Hızlı bir dokunuşla adam etti yazıyı ve sayfa yapıldı.
İlk kez benim ismimle bir haber yayımlanacak. Çok korktum. Yanlış yapmış olabilirdim, kitlesel bir eleştire maruz kalabilirdim ya da arkadaşlarım "Bu ne?!" deyip beni sözleriyle dövebilirdi. Abarttım da abarttım. Birkaç aferin almıştım çay kahve servisi dışında bir işe yaramıştım. Babaannem, amcam ve babam ne biçimde heyecanlandı. Hemen aldılar gazeteyi ve beşten fazla kez okudular. Neden böyle bir coşku yaşadıklarını algılayamadım. Üstelik hafta bitmiş ve yeni öneri bulamamıştım. Stajyer olmak nasıl da zordu!
HABER:
18.08.2013
BAŞLIK: İnternette blog trafiği
SPOT: ABD aile albümlerini paylaşıyor, Japonya teknolojisini anlatıyor, Türkiye ise yeteneklerini gösteriyor. Dünyadaki internet trafiğinin büyük bölümünü oluşturan bloglar her ülkede farklı
ECE ULUSUM

1999'da ortaya çıkan bloglar dünyada yeni bir kültür oluşturdu. Birkaç dakikada yapılan bloglarda kimi bilgisini, kimi günlüklerini kimi de yeteneklerini paylaşıyor. Her ülkenin kendisine göre bir blog âlemi var. Türkiye'de ise blogların içerikleri görüş bildirmekten çok bloggerların yeteneklerini sergilemeye dayalı. Türkiye'deki bloggerların eğilimi, uzunca bir konuyu ele almak yerine anlık durum ve deneyimi paylaşmak yönünde. Bu anlık paylaşım stiline 'mikroblog' adı veriliyor. Soda Medya'nın sahibi Özgür Poyrazoğlu hem blog yazarı hem de sıkı bir blog takipçisi. Güncelliğin önemini vurgulayan Poyrazoğlu "Türkiye'deki bloglar günlük yaşam telaşı içinde güncel olamıyor. Bir dönem çok takip edilen blogların yerlerini bu nedenle yeni jenerasyon 'mikrobloglar' almaya başladı," diyor. Türkiye'deki yetenekli bloggerların paylaşım içeriklerinde ilk sıralarda güncel olarak moda ve tasarım, edebiyat ve teknoloji var.
HOBİ OLARAK BAŞLIYOR
Blog dünyası ile ilgili araştırma yapan İstanbul Üniversitesi İletişim Fakültesi'nden Dr. Didem Sezen "Türkiye'de blog yazarlarının üretimi ve onların takipçileri, internet trafiğinin önemli kısmını oluşturuyor," diyor. Blogların kendini sergilemede de işe yaradığını belirten Sezen'e göre: "Blog yazılarına hobi olarak başlayıp daha sºonra geniş takipçi sayılarına ulaşıp ünlenen yazarlar da var. Bu yazarlar arasında bloglarını bir başka mecraya, basılı kitaba uyarlayanların sayısı hiç de az değil. PuCCa, Pink Freud, samihazinses, Blogcu Anne bu alanda akla ilk gelenler."
DİĞER ÜLKELERDE DURUM NEDİR?
Çin
Bloglar bu kalabalık ülkede sık sık dizginleniyor. Çin uzmanı Martin Hala'nın açıklamasına göre Çin'de bloglar ve internet siteleri toplumun yaşam tarzını etkiliyor. Reklam gelirlerinden büyük pay alan bloglar televizyonun yerini almaya başlıyor. Ülkede blog kullanıcıları kadar blog karşıtı olanlar da var.
Fransa
Bloglara çok düşkün olan Fransızlar, blogları kafe kültüründeki entelektüel tartışmaları devam ettirmek için kullanıyor. Yüzyıllar boyunca süren Fransız entelektüel tartışmaları salonlardan dijital ortama bloglar sayesinde taşınmış oldu. Fransa'da 3 milyon blogger var. Bunların etkili bir kısmı da ev kadınlarından oluşuyor.
Yunanistan
10 milyonu aşkın nüfusu olan komşuda 132 bin blog var görünüyor olsa da yalnızca 5 bin 500 tanesi aktif. Yapılan bir araştırma Yunan kadınlarının bloglara ilgisinin az olduğunu ortaya koydu. Kullanıcıların neredeyse tamamı 30'lu yaşlarda üniversite eğitimli erkeklerden oluşuyor.
Brezilya
Güney Amerika'nın bloglara en düşkün ülkesi Brezilya. Din ve politika içerikli blogların sayısı hayli fazla. Ülkedeki vatandaşların nabzını yoklamak için toplumsal bir laboratuvar görevi gören blogları, devlet adamları ve siyasetçiler de keşfetmiş durumda.
ABD
ABD, blogların doğup büyüdüğü ülke. Özellikle aile albümleri ve günlüklerini bloglarında paylaşan Amerikalılar aktif kullanıcılar. Her alanda bloglar olmasına rağmen ekonomi ve siyaset içerikli blogların sayısı fazla ve diğer ülkeler tarafından da sıkı bir şekilde takip ediliyor.
İran
İran en zengin blog kültürüne sahip ülkelerinden biri. Rejim baskısı ve toplumsal tabular nedeniyle eleştiriler blog âlemine taşındı. Sürekli güncellenen, 60 bini aşkın blogun birçok dil seçeneği var. İnternet polisleri blogları kanunlar doğrultusunda sürekli denetliyor.
Almanya
Almanya'daki popüler bloglar ancak birkaç bin ziyaretçiye sahip. Blogların güvenilirliğinden şüphelenen Almanlar, önyargılarından dolayı yalnızca tüketim ve çevre ile ilgili blogları takip ediyor. Almanya'nın en çok ziyaret edilen blogları ise medya eleştirisi yapanlar.
Japonya
Japon blogları tüketici ve teknoloji içerikleri ile tüm dünyanın takip ettiği bir içeriğe sahip. Kullanıcıların yüzde 80'i blogları mutlaka her gün ziyaret ediyor. Yapılan bir araştırmaya göre ay boyunca bir kullanıcı 62,6 dakikasını blog içeriklerini okuyarak geçiriyor.
LİNK
http://www.sabah.com.tr/Pazar/2013/08/18/internette-blog-trafigi