Haberin linki:
30 Mart 2014 Pazar
Hollywood'un ABD'de yıkmadığı yer kalmadı
Etiketler:
11 eylül,
abd,
derleme,
film endüstrisi,
hollywood,
jaws,
king kong,
life style,
resident evil,
sabah gazetesi,
sinema,
superman
29 Mart 2014 Cumartesi
İştah açan burgerler
Haberin linki:
Etiketler:
abd,
burger,
food,
life style,
Mathew Ramsey,
sabah ekler,
usa
23 Mart 2014 Pazar
22 Mart 2014 Cumartesi
Ece Ercan söyleşi
Etiketler:
ece ercan,
komedi,
life style,
sabah ekler,
söyleşi,
stand up
Ece Ercan ile Röportaj - 22.03.2014
Dikkat sahnede
komik bir dişi var
ECE ULUSUM

Hepimizin anlatacak
komik hikayeleri vardır. Ama hangimiz yüzlerce kişinin önünce saatlerce konuşup
onları güldürebilir? Komediyi seven toplum olarak stand up gösterilerine de
bayılıyoruz. Türkiye'de stand up erkek egemenliğinde yola devam ediyorken Tek
Dişilik Gösteri bu egemenliği sarsma derdinde. Oyuncu komedyen kadınların
sayısı oldukça fazla olmasına rağmen stand up yapan kadın sayısı çok az belki
de yok. Ön yargıların karşısında duran ve şakalarını kolunun altına alıp
sahnede anlatan Ece Ercan Tek Dişilik Gösteri'siyle kırıp geçiyor. Bir buçuk
saatlik gösterisini yaparken mutlu olduğunu söyleyen Ercan "Bir kadının
esprili olması çok güzel bir şey" diyor.
STAND UP YAPMA
FİKRİ NEREDEN ÇIKTI?
Stand up demekten
haz etmiyorum çünkü bizim meddahlık geleneğimiz çok eskiye dayanıyor. Meddah
bizim yaptığımızdan farklı bir şey yapmıyor. Film ve drama üzerine master
yaparken bir tez yazmam gerekiyordu. Tez olarak meddahlık ve dünyadaki
komedyenlik geleneklerini araştırdım. Bunun üzerine bir de kendi gösterimi
yazdım.
NASIL YANİ, TEZ
OLMADAN ÖNCE KOMİK DEĞİL MİYDİNİZ?
(Gülüyor.)
Komiktim. Çalıştığım yönetmenler ve etrafımdaki insanlar sürekli "Komedyen
olmalısın" diyorlardı. Bu tez benim için bir bahane oldu ve sonrasında da
işim. Yurtdışındaki örneklerini izledim, fikir edindim ve bu işe bilerek girmiş
oldum.
SAHNELEME FİKRİ
NASIL ÇIKTI ORTAYA? TEDİRGİN OLDUNUZ MU?
Yazdığım oyunu
uzattım ve ortaya Tek Dişilik Gösteri ortaya çıktı. Metnimi CMYLMZ Fikir Sanat
Ekibi'ne gösterdim onlar da bana destek oldu. Oyunu arkadaşlarıma oynadım,
sonra ciddiye aldığım önemli insanlara. Ardından da oyunu sahnelemeye başladım.
En risklisi de ilk günki seyirciydi. O gün çok heyecanlandım. Sahnede yaprak
gibi titriyordum. İzleyenler çok gülünce içimden "Ben bu işi yaparım"
dedim ve devam ettim.
SAHNEDE KENDİNİZİ
NASIL HİSSEDİYORSUNUZ?
Sahneyi bir futbol
sahası gibi düşünüyorum. Kendine pas veriyorsun ve pası yine sen karşılayıp şut
atıyorsun. Gol olursa seyirci güler, aksi halde top dışarıda! Muhabbeti kendin
açıyorsun aslında düşününce şizofrenik bir durum diyebilirim.
KADINSAL BİR DİL
KULLANIYORUM
STAND UP YAPAN
BİRİNİN KADIN OLMASI DEZAVANTAJ MI SİZCE?
Bence değil.
Herkesin komik hikayesi var ama insanlar senin bakış açını görmek istiyor. Bu
noktada cinsiyetinizin önemi yok. Ortaya bakış açınızı koyuyorsunuz sadece.
KOMİK KADIN İMAJI
SİZİ RAHATSIZ EDİYOR MU? 
Espri zeka
ürünüdür. Bir noktaya giden en kısa yolu bulmak için matematiği kullanırsınız,
mizahı da zekaya anında ulaşmak için kullanırsınız. Aklınızdakileri birçok
şekilde anlatabilirsiniz ama komik anlatmak için hesap yapmak gerek. Şaka
dediğin karşılıklı bir oyun. Kadın olmanın erkek olmanın ne önemi var ki?
KADIN OLMAK
ŞAKALARINIZI VE VÜCUT DİLİ KULLANIMINIZI ETKİLİYOR MU?
Bir kadının esprili
olması güzel bir şey bence. Bu alanda gerçekten kadına önyargı var. Kadınlar
erkeklere göre daha sıkıcıymış gibi düşünülüyor. Kadınların makyaja olan
düşkünlüğünü ya da estetik meraklarını anlatıyorum. Kadınsal bir beden dili
kullanıyorum yeri gelince.
DİĞER KOMEDYENLERİN
TARZINI SÜRDÜRÜYORSUNUZ SAHNE KOSTÜMÜNÜZLE. NEDEN SİYAH GİYİYORSUNUZ?
İnsanları
anlattıklarıma, jest ve mimiklerime odaklamak istiyorum. Seyircinin aklı
kıyafetime takılabilir ve dikkati dağılabilir. siyah tercih etmeniz erkeksi bir
tavırmış gibi geldi bana. Bu işi anlayan birisi bana "Çok gösterişli
giyinmişsin, salaş giyin" dedi. Ben öyle düşünmüyorum. Sonuçta anlattığım
ilgi çekiciyse saçımı taramış olmam daha artı bir şey. Bir gün tarz
değiştirebilirim.
GÖSTERİNİN ADI TEK
DİŞİLİK GÖSTERİ. KADIN KİMLİĞİNİ ÖNE ÇIKARMANDAN DOLAYI AYRICA BİR ELEŞTİRİ
ALIYOR MUSUNUZ YA DA GERÇEKTEN BU KİMLİĞİNİ KULLANIYOR MUSUNUZ?
Almıyorum. Bilmem
kullanıyor olabilirim. Özellikle ben bulmadım Ceyhun Yılmaz'ın önerdiği bir
isimdi. Sahnedeki tek dişi de benim, yanlış değil.
ECE ERCAN KİMDİR?
İstanbul Teknik
Üniversitesi Endüstriyel Tasarım Bölümü mezunu Ece Ercan, Boğaziçi
Üniversitesi'nde Matematik okuyor. Müjdat Gezen Sanat Merkezi'nde okudu. Şehir
Tiyatroları'nda çocuk oyunları bölümünde uzun süre yer aldı. Kadir Has
Üniversitesi'nde film ve drama üzerine master yaptı.Televizyonda da birçok
dizide rol aldı. Yedi Kocalı Hürmüz ve A.R.O.G. filmlerinde oynadı.
Etiketler:
ece ercan,
ece ulusum,
haber,
komedyen,
röportaj,
stand up,
tek dişilik gösteri
16 Mart 2014 Pazar
15 Mart 2014 Cumartesi
Dijital diyetle hayatı yakalayın! 15.03.2014
Gün içinde kaç saat bilgisayar ekranına bakıp akıllı
telefonla zaman geçiriyorsunuz? Eğer çoksa, sanal dünyada kaybolmamak için
dijital diyete başlayın
Akıllı telefonumuz elimizde olmadan değil dışarı çıkmak
salondan mutfağa bile gitmiyoruz. Anında ulaşılabilirlik olgusu, sürekli
iletişim araçlarıyla içli dışlı olmamıza neden oluyor. Gündemdeki konuları
kaçırma ve haberleri takip edememe endişesi, akıllı cihazlarımızla yatağa
girmemize bile neden oluyor. ABD'de Chicago Üniversitesi'nde yapılan bir
araştırmanın sonuçlarına göre sosyal paylaşım ağları, sigara ve alkolden daha
fazla bağımlılık yapıyor. Beğenme ve retweetleme butonları mutluluk
hormonlarından dopaminin ani artışına sebep oluyor. Bu da kişiyi zamanla sosyal
medya bağımlısı yapıyor. Chicago Üniversitesi'ndeki bilim insanlarına göre
bağımlılar yemek yemeyi, uyumayı, okula ya da işe gitmeyi bile erteleyebiliyor.
Bütün bunlar normal gibi gelebilir ama çok daha önemlisi, bu dijital
bağımlılık, hayatı kaçırmamıza neden oluyor. Üstelik elektronik aletlerin
sağlığa zararlarından söz etmiyoruz bile... Anlattıklarımızı bir düşünün ve
daha fazla zaman kaybetmeden dijital diyetinize başlayın.
İNTERNETSİZ TATİL
İnternetsiz tatil, gözünüzü korkutmasın. Her an ne
yediğinizi ve deniz-kumsal nispetinizi paylaşmak zorunda değilsiniz. Tatil
deneyiminizi arkadaşlarınıza yüz yüze anlatmak daha keyifli olur. Dijital
diyetinizi bozmadan tatil yapabileceğiniz birçok yer var. İşte üçü:
- Palm Island Resort (Karayipler) 32 adadan oluşan Palm
Island Resort'ta adalardan biri dijital diyet ya da detoks için ayrılmış.
Otelin felsefesi şu: Bütün elektronik eşyaları arkanızda bırakın ve burada
kendinizi keşfedin. Sahilde resim yapmaktan yoga aktivitelerine, meditasyon
eğitiminden su altı dalışına kadar otelin sunduğu pek çok aktiviteyle
teknolojinin yarattığı tahribatı biraz olsun azaltacaksınız.
- Lifehouse Spa (İngiltere) Otelin başlattığı uygulamayla
içeriye girerken bütün cep telefonu ve kamera gibi elektronik eşyalarınızın
yanı sıra sigara gibi zararlı alışkanlıklarınızı da dışarıda bırakmak
zorundasınız Kendinizi hem teknolojiden hem de modern hayatın negatif
etkilerinden uzaklaştırabileceğiniz bu otelde, spor salonu ve termal tesisleri
kullanabilir, grup aktivitelerine dahil olabilirsiniz.
- Renaissance (Pittsburg- ABD) Bu otelin özelliği bütün
aile bireylerinin elektronik eşyalarını görevlilere teslim etmesi. Otelde vakit
geçirebileceğiniz özel masaüstü ve kart oyunları var. Böylece aile bireylerinin
teknolojiden uzak bir şekilde eskiden olduğu gibi yeniden bir araya gelebilmesi
sağlanıyor.
BEYNİNİZE MOLA VERDİRİN
Akıllı cihazlarla iletişim halindeyken ve işteyken
sürekli düşünür haldeyiz. Bu kadar yoğun olmak bedeni daha hızlı yoruyor.
Aniden her şeyi bırakmanız imkansız, biliyoruz. Gün boyunca aklınıza geldikçe
15 dakika internet ve benzer cihazlardan uzak durun.
E-MAİL'LER SİZİ ELE GEÇİRMESİN
Dünyada milyonlarca insan birden fazla elektronik posta
hesabına sahip. Günün büyük bölümü posta okumak, gelenlere yanıt vermek ve
yenilerini göndermekle geçiyor. Oysa bilgisayar başında posta okumak için
geçirdiğiniz zaman çok değerli. Vaktinizi kitap yerine mail okumaya harcamayın.
YÜZ YÜZE İLETİŞİM KURUN
Twitter, Instagram ya da Facebook'u olmayan yoktur.
Binlerce arkadaşımız gönderilerimizi beğeniyor, yorum yapıyor. Ne kadar da
sosyaliz. Ama sanal arkadaşlarla kahve içmek imkansız. Üstelik sosyal paylaşım
ağları, gerçek dünyadan koparıyor ve sizi eve hapsediyor. "Hesaplarınızı
kapatın" demeyeceğiz. Sabah uyanınca hesaplarınızı kontrol etmekten
vazgeçin. Haberleri önce gazeteden okuyun. Arkadaşlarınızla yazışmak yerine
telefonla konuşun.
CEP TELEFONUNUZU KAPATIN
"Eskiden cep telefonu mu vardı?" diyen
büyüklerimize cevap vermenin zamanı geldi: "Yoktu!" Cep
telefonlarının sağladığı kolaylıklar göz ardı edilemez. Ne zaman cep
telefonlarının adı akıllı telefon oldu ve içine dünyaları sığdırdı, işte o
zaman işler değişti. Belki sürekli başınız önünüzde dolaşırken hayatı kaçırdığınızın
farkında değilsiniz ama kaçırıyorsunuz, bilginize. Gün içinde telefonunuzu ya
sessize alın ya da kapatın. Daha az stresli olacağınızı ve mutluluğu garanti
ediyoruz.
EKRANSIZ HAFTA SONU
Hafta sonu mümkün olduğu kadar kitle iletişim cihazlarına
yaklaşmayın. Tanımadığınız yüzlerin fotoğrafını beğeneceğinize ya da
televizyondaki programları sessizce izleyeceğinize, sırt çantanızı kapın ve
yürüyün. Fotoğraf çekebilirsiniz ya da piknik yapabilirsiniz. Bir ekrana
odaklanmak yerine yapabileceğiniz birçok seçenek var.
BİLDİRİM SESLERİNİ KAPATIN
Beğenilerden ve yorumlardan anında haberdar olmak içinizi
rahatlatıyor olabilir ama bu tip bildirim sesleri, dikkatinize dağıtmanıza
neden oluyor. Şimdi akıllı cihazınızı elinize alın, sesli bildirimleri tamamen
kapatın ve işinize odaklanın.
BU NASIL BİR DİYET?
Her şey kararında güzeldir. Bu mantıktan yola çıkarak
akıllı cihazlar ve internetle aranıza belirli sürelerde mola vermeyi sağlayan
dijital diyet, kullanıcıların hayatı yeniden yakalamasını amaçlıyor. 'Dijital
obez' olarak da adlandırılan kullanıcılar, gerçek insanlarla tanışıp, gerçek
ilişkiler yaşamaya yönlendiriliyor. Dijital diyet, sadece telefon ve
bilgisayarı değil, telefonu da kapsıyor.
Edebiyata kadın dokunuşu - 15.03.2014
8 Mart Dünya Emekçi
Kadınlar Günü'nü yeni geride bıraktığımız günlerde, elbette kadın yazarları
unutmak olmazdı. İşte 2014'te okuyacağımız kadın yazarlar ve kitapları. ECE
ULUSUM derledi
Metis Kitap
Sema Kaygusuz ile
yine yeniden
Geçtiğimiz aylarda
ilk oyun kitabı Sultan ve Şair'i yayımlanan Sema Kaygusuz'un roman ve
öykülerinin de yeni basımları bundan böyle Metis Edebiyat koleksiyonunda
olacak. Kalemi sevilen Kaygusuz'un Yere Düşen Dualar'ı bu ay yeni baskısıyla
okur karşısında. Ayrıca Demet Dinler'in atık kağıt işçileri anlatan kitabı
İşçinin Varlık Problemi ve Anna Banti'nin 16. yüzyılda yaşamış sıra dışı bir
kadın ressamı konu alan romanı Artemisia da önümüzdeki aylarda çıkacak kitaplar
arasında yer alıyor.
Kırmızı Kedi
İnci Aral için gün
sayıyoruz

Yapı Kredi
Yayınları
Tezer Özlü de var,
Judith Butler da
Yapı Kredi
Yayınları okurlarına ilk romanıyla dikkat çeken Tuğba Doğan'ın kitabı Musa'nın
Uykusu'nu öneriyor. Duygularını kaleminin mürekkebi yapan Tezer Özlü'nün
Yeryüzüne Dayanabilmek İçin kitabı da raflarda yerini alırken yayınevi Prof.
Judith Butler'ın Savaş Tertipleri'nin Cogito serisinden çıkacağı müjdesini
verdi.
Altın Kitaplar
Polisiyenin
kraliçesi Agatha Christie yeniden
Çocuk kitaplarıyla
yıllardır okurların hafızasında yer edinen Gülten Dayıoğlu, önümüzdeki ay hem
yetiştirdiği kuşaklar hem de yetişecek yeni fidanlar için bambaşka bir tarzda
kaleme aldığı Kayıplara Karışmak kitabıyla seslenmeye hazırlanıyor. Sevgi Perek
ise Bizim Şirket adlı kitabıyla iş dünyasındaki kadına bakış açısının önemine
ve bir kadının gözlemlerine dikkat çekecek. Polisiye roman söz konusu olduğunda
ilk akla gelen isimlerden biri olan Agatha Christie'nin Altın Kitaplar'dan
yeniden basılan eserleri arasında Zarif Bir Cinayet Gecesi ve Mezopotamya'da
Cinayet var.
Kapı Yayınları
Bir Eski Sokak
Sesi'ne kulak verilmez mi?
Kapı Yayınları'nın
kadın yazarları arasındaki Yıldız Ramazanoğlu Çiçekli Bir Boşluk adlı yeni öykü
kitabıyla edebiyat serüvenine devam ediyor. Türk edebiyatının sevilen öykücü ve
romancılarından Sevinç Çokum'un 1972-1974 yılları arasında yayımlanan ve çok
sevilen ilk öykü kitapları Eğik Ağaçlar ve Bölüşmek, Bir Eski Sokak Sesi adlı
kitapta toplandı ve raflarda yerini aldı. Ünlü fotoğrafçı Gülderen Bölük'ün
Osmanlı'dan günümüze fotoğraf stüdyolarıyla ilgili Fotoğrafın Serüveni adlı
çalışması da özel koleksiyondan görsellerle yayımlanacak.
Remzi Kitabevi
Bedia Akarsu
sürprizi
Yayınevinin
önümüzdeki günlerde yayımlayacağı kitaplar arasında Özlem Yıldız'ın Elçiye
Zeval Olmaz ve Aydan Üskanat'ın yemek kitabı Mevsiminde Yemek var. Ama asıl
sürpriz ünlü felsefeci Bedia Akarsu'yla ilgili bir nehir söyleşi kitabının
çıkacak olması.
Timaş Yayınları
Bekiroğlu için bir
süre bekleyeceğiz
Cennet Kadınlarının
Sultanları dörtlemesiyle Hz. Asiye, Hz. Meryem, Hz. Hatice ve Hz. Fatıma'nın
hayatlarını romanlaştıran Sibel Eraslan 2014'ün ilk aylarında da Hz. Aişe'yi
yazdı. Timaş, sonbahar aylarındaysa Nazan Bekiroğlu'nun da bir kadın romanıyla
okurlarıyla buluşacağını müjdeliyor.
Koton Kitap
Trigiani'den yeni
bir kitap
Koton Kitap'ın ilk
kadın yazarı Wendy Lower'ın Hitler'in Şirret Kadınları kitabı geçen ay okurla
buluştu. Önümüzdeki aylardaysa iki kadın yazarın kitabı çıkacak: 'New York Best
Seller' listesinde kitaplarıyla yer alan Adriana Trigiani'denAyakkabıcı'nın
Karısı ve Vicky Vlachonis'ten Beden Yalan Söylemez.
Can Yayınları
Ayfer Tunç
raflarda, Emine Uşaklıgil'in eli kulağında
Kadınların
edebiyata dokunmadığı bir hayatın bile ürkütücü olduğunu belirten Can
Yayınları, 2014 yılını da aynı üretkenlikle geçirmeyi hedefliyor. Bu yılın
yayınevinden çıkan ilk kadın kitabı Ayfer Tunç'un yeni romanı Dünya Ağrısıoldu,
hemen ardından Sibel K. Türker'in öykülerini bir araya getirdiği Aşkın
Kalplerimizdeki Mutat Yolculuğu adlı kitabı da okurla buluştu. Büşra
Ersanlı'nın cezaevinde geçirdiği günleri anlattığı Bulut Falı geçen hafta
yayımlandı. Emine Uşaklıgil'in geçmişten günümüze İstanbul'un serüvenini
anlattığı Bir Şehri Yok Etmek ise bu hafta yayımlanacak.
9 Mart 2014 Pazar
Selfie Sendromu'na yakalandık 09.03.2014
Ellen Degeneres'in Oscar töreninde çektiği selfie tüm
dünyaya yayıldı. Toplu selfie çekmeyen kalmadı. Buyrun, modern dünyanın yeni
hastalığı Selfie Sendromu ile tanışın
Herkes 86. Oscar töreninde komedyen Ellen Degeneres'in
Hollywood yıldızlarıyla beraber çekip paylaştığı selfie'yi konuşuyor, hatta
kendi 'Oscar selfie'si'ni paylaşıyor. Bir haftadır bir selfie çılgınlığı sürüp
gidiyor. Tabii öncesi de var. Bir düşünün, sosyal paylaşım sitesinde kendindeki
değişikliği göstermek isteyen, canı sıkıldığıda ya da sırf bir şeyler paylaşmak
istediğinde selfie çeken arkadaşlarınızın sayısı az mı? İngilizce otoportre
anlamındaki self-portrait kelimesinden türeyen selfie, kendi fotoğrafını çekmek
ve paylaşmak anlamına geliyor. Günlük hayatta bu kadar sık kullanılan selfie
kelimesini Oxford Üniversitesi, 2013 yılının sözcüğü seçti. Yılın sözcüğü
olunca da "Nasıl selfie çekilir?" videolarından tutun dünyadaki
birçok ülkenin çevrimiçi selfie haritası yapıldı.
SELFIE NARSİST YAPIYOR
Çoğu etkinlik ve galada dünyaca ünlü isimler
telefonlarını ellerinden düşürmüyor, ABD Başkanı Obama bile! Özel anlarını
paylaşmak için selfie çekiyorlar. Prens William ve Kate Middleton, Rihanna,
Eminem, Elijah Wood bunlardan bazıları. Degeneres'in 'Oscar selfie'si sadece
kendini çekmek yerine kalabalık ve mutlu anların selfie'sini çekme akımını da
başlatmış oldu. Fatih Terim bile bu akıma uydu ve milli futbolcularla beraber
çektiği selfie en çok paylaşılanlar arasında. Peki bu çılgınlığın sonuçları
neler? California Üniversitesi ve Michigan Üniversitesi'nin selfie hakkında
ortaya koyduğu çalışmalar derlendi ve ortaya modern dünyanın yeni hastalığı
çıktı: Selfie Sendromu. Selfie çekmenin kişiyi narsistik yaptığını belirtilen
çalışmada selfie'nin diğer etkileri depresyon, dikkat eksikliği, röntgencilik,
bağımlılık ve hipokondri (hastalık hastası) olarak sıralandı. Özellikle narsist
kullanıcıların sürekli güncelleme yaptığı ve kendi fotoğraflarını paylaştığını
söyleyen araştırmacılara göre selfie sendromuna yakalanmış kişi sayısı gün
geçtikçe artıyor. Yani patronunuzdan karşı komşunuza kadar herkes selfie
çılgınlığına kendini kaptırırken siz de telefonunuzu kendinize çevirip poz
vermeden önce bir düşünün.
Etiketler:
akıllı telefon,
ece ulusum,
haber,
oscor selfie,
selfie,
selfie sendromu,
teknoloji
8 Mart 2014 Cumartesi
Sabaha kadar tango! 08.03.2014
Türkiye'de tango tutkunlarının sayısı çok. Öyle ki sadece
İstanbul'da her akşam üç-dört farklı mekanda tango geceleri düzenleniyor. Biz
de bu gecelerden birine konuk olduk...
Tutkunun ve aşkın dansı tango... Anavatanı Arjantin'den
20. yüzyılın başlarında seyahat eden dansçı ve orkestralar sayesinde Avrupa'ya
ulaşan tangonun Türkiye'de de çok hayranı var... Öyle ki, sadece İstanbul'da
her akşam üçdört yerde 'milonga'lar, yani tango geceleri düzenleniyor. Hal
böyle olunca, biz de bu gecelerden birine katılıp tango ateşine bizzat şahit
olmak istedik ve Tangomio Dans Okulu'nun kapısını çaldık. Dans salonuna girer
girmez keskin bir kahve kokusu ve nostaljik bir şarkı eşliğinde dansçılar bizi
karşıladı. Ortam sıcak, herkes işten ya da okuldan çıktığı gibi gelmiş.
Yönetici asistanı Melike Karadağlı (23) iki yıldır tango yapıyor ve işinin
tango tutkusunun önüne geçemediğini, vakit ayırmakta zorlanmadığını söylüyor.
Milongada kuaföründen öğrencisine, her meslekten, her yaş grubundan insanlar
tango yapmak üzere buluşmuş. Serin ve yağmurlu bir akşam olmasına rağmen
milonga dolu. Biz, gelenleri üzerlerindeki günlük kıyafetlerle tango
yapacaklarını sanıyorken, tangolcular çantalarından rengarenk kıyafetleri
çıkarıverdi. Dans ayakkabıları giyildi, müzik başladı. Işıklar karardı ve tam
saat 22:30'da dans başladı!
TÜRKİYE TANGOYU SEVİYOR
Daha geç gelenler de oldu. Onlar da ellerinde kahveleri,
bir süre dans edenleri izledikten sonra kendilerini partnerleriyle piste attı.
Eğlence gece saatlere kadar sürdü... 13 yıldır tango yapan Tangomio Dans Okulu'nun
kurucularından Hayati Tekin "Tangoya ülkemizde çok büyük bir ilgi var.
Arjantin ve İtalya ilk sıralarda geliyorsa da ardından Türkiye yer alıyor.
Kalite ve sayı açısında iyi bir yerdeyiz" diyor. Tangonun bir bağımlılık
olduğunu söyleyen tango hocası İlkan Aydın da dileyen herkesin tango
yapabileceğini, en önemli şeyin bedeni müzikle bağdaştırabilmek olduğunu
söylüyor. Tango gecelerinin kapıları, bilene de, öğrenmek isteyene de açık.
Milongaların ücretlisi de var, ücretsizi de. Size yakın olan mekanı seçip
gidebilirsiniz. Eğer "Dans edemem" diyorsanız, izlemek için de
katılabiliyorsunuz.
Milonga takvimi
Pazartesi: Armada Otel (Sultanahmet), Otra Practilonga
(Kızıltoprak), Hola (Beyoğlu)
Salı: La Cumparsita (Mecidiyeköy), Tangoist (Taksim),
Juventud (Beyoğlu), Tango Rocio (Kalamış), Hayal Kahvesi/Ayda bir (Caddebostan)
Çarşamba: Tiyatro Cafe (Beşiktaş), 333 (Taksim), Dinamica
(Beyoğlu), Epoca (Beyoğlu)
Perşembe: Point Hotel (Taksim), Senora Evita (Beyoğlu),
Anatolia (Kalamış)
Cuma: Tanguisimo (Feneryolu), La Milonga İdeal
(Fenerbahçe), İstanbul (Beyoğlu), Tahtasaray (Levent), Tangolic (Beyoğlu)
Cumartesi: Calienteb (Mecidiyeköy), Taner Yıldırım Dans
Salonu (Kadıköy), El Huracan (Beyoğlu), Veijo (Beyoğlu), Ala Turca (Ataşehir),
Stüdyo Balance Cafe (Kadıköy), Beyoğlu (Taksim)
Pazar: Ponte (Beyoğlu), Cordial (Beyoğlu), Deniz Yıldızı
(Beşiktaş)
Türkiye'nin ilk tango dergisi
Tango tutkunu gazeteci Hazal Ocak (23) "Milongaya
ilk katıldığımda gözüm, tango hakkında gazete ve dergi aradı. Öğrendim ki insanlar
sadece broşürlerden ve internetten haber alabiliyordu" diyor. Bu nedenle
geçen yıl Lapiz adlı dergiyi yayımlamaya başlamış. Tango hakkında her şeyi bir
araya getiren, üç ayda bir çıkan dergiyi ücretsiz olarak tango gecelerinde ya
da tango okullarında bulabilirsiniz.
Tango sözlüğü
Arrastre: Sürüklemek Bien Parado: İyi duruş Cadena:
Dairesel bir hareketin devamlı olarak yapılması Derecha: Sağ Gancho: Bacağın
dizden kırılıp partnerin bacağını sardığı hareket Izquierda: Sol
2 Mart 2014 Pazar
Modern hayatta tahammül edemediğimiz 15 şey
Etiketler:
call center,
fun,
gangnam style,
hacker,
life style,
modern hayat,
sabah ekler,
selfie,
spam,
teknoloji,
yavaş internet
1 Mart 2014 Cumartesi
Konser salonları
Etiketler:
koko,
konser,
life style,
music,
müzik,
royal albert hall,
sabah gazetesi,
salon,
sidney opera evi
Kaydol:
Kayıtlar (Atom)