Bu kararı alırken marka ve tasarım ilişkisini bilen biriyle konuşmamış olma ihtimalini göz önünde bulundurmayı reddediyorum. Tasarım, markanın kıyafeti yani kimliğidir. Tüketici, markanın tasarımıyla tanıştığı anda başarısıyla paralel olarak zihninde ürünü kodlar ve hafızaya alır. Kodlama hafızada olduğu sürece birey, binlerce ürün içinde eli tanıdık markaya gider. Bu oldukça kolay bir stratejidir. Time dergisinin kırmızı yazı ve çerçevesi ve National Geographic’in sarı çerçevesi yerinde örnekler olacaktır.
Time’ın her sayısı muhteşem mi sizce? Ama o Time! Peki, kırmızı çerçeve denince akla gelen nedir? Markanın çerçevesiyle dikkat çektiği her konu dünya gündeminde. Bu kadar yıl ayakta kalmasının en büyük nedeni olduklarını biliyorlar, kendileri bile açıkladı. Bazen kırmızı çerçevesini öyle çarpıcı kullanıyorlar ki, marka ben buradayım diyor. National Geographic’in televizyon kanalı dergisine ait değil. Ama derginin sarı çerçevesi tüketiciyle çoktan tanıştı ve marka güven kazandı. Televizyon kanalı da bu nedenle sarı boş çerçeveyi kullanıyor. Bir ara sarı çerçeveden vazgeçtiler ki satış düşünce hemen geri döndüler…Sizce Can Yayınlarında da böyle olmaz mı? Üstelik kitap kapakları Everest'in kitaplarını andırıyor. Kitabevinin itibarı göz ardı edilemez ama beyaz çerçevesinin gücünü de unutmamalı… Üstelik nitelikli okurun yanı sıra kapak için kitap alan okurun olduğu bir ülkedeyiz. Orada bulunan bütün gazeteci ve yazarlar aynı fikirdeydi. Kitap kitaptır, popüler dünyada kitap kapak ve yazardır.


